1.kapak ~ Twilight – Alacakaranlık
Yasak meyve = yasak aşk bağlantısı
Edward’ın Bella’yı sevmesi kesinlikle yasak çünkü ona çok fazla zarar verebilir hatta öldürebilir bile. Ama Edward, bella’dan uzak duramıyor.. Elmayı tutan ellerin anlamı da Edward’ın ellerindeki aşkları.
2.kapak ~ New Moon – Yeni Ay
Ölen çiçek. Bu da Bella’yı simgeliyor. O çiçeğin normalde, mutluyken, çok güzel gözükmesi gerekiyor. Ama Edward Bella’dan ayrıldığında, bella yaşamın hiçbir anlamının kalmadığını düşünüyor bu da onun mutlu bir çiçekten ölmek üzere olan bir çiçeğe dönüşmesine neden oluyor diyebiliriz.
3.kapak ~ Eclipse – Tutulma
Kırmızı kurdele = Bella’nın Edward’a olan bitmez aşkını ve Jacob’a olan aşkını simgeliyor. (ki kırmızı aşk rengidir bilindiği gibi)
Bella’nın Edward ve Jacob arasında bir seçim yapması gerekiyor.. ve tabiki Edward’ı seçiyor ama kurdelenin tam kopmamış olması da Jacob’la arkadaşlığını hala devam ettirmek istemesi anlamına geliyor.
4.kapak ~ Breaking Dawn – Şafak Vakti
Bella’nın en zayıfken en güçlü kişi haline gelmesi..
Bella vampire dönüşmeden önce kitaptaki en zayıf karakterdi.
Bu da arka taraftaki kırmızı piyonla gösterilmiş.
Piyon – satrançtaki en zayıf taş
Kırmızı renk – Bella’nın kanını simgeliyor.
Ama Edward onu vampire dönüştürdükten sonra tüm Cullenlar arasında en güçlü kız haline geliyor ve bu da önde duran beyaz (kan yok) vezirle, yani satrançtaki en güçlü taşla simgeleniyor.
5.kapak ~ Midnight Sun – Geceyarısı Güneşi
Bilindiği üzere bu kitap Edward’ın gözünden. Edward hep kendisinin ‘karanlıkta olduğunu’ düşünüyordu, yani hayatı hiç daha iyiye gitmedi. Şöyle de diyebiliriz ki sürekli geceyarısı olan bir ortamda yaşadı. Ama Bella hayatına girdiğinde, her şeye rağmen dünyasında bir ışık olduğunu farketti. Çünkü, Edward’ın 2. kitapta Bella’yla konuşurken de belirttiği gibi, bella onun için bir tür güneş olmuştu.
Aslında bu kitabı anlatmak için direkt bir alıntı kullanabiliriz.:
“Senden önce, Bella, hayatım ay olmayan bir gece gibiydi. Çok karanlıktı ama yıldızlar vardı – ışığı, nedeni işaret eden.. ve sonra sen bir meteor gibi gökyüzüme girdin. Birdenbire her şey yanıyordu; parlaklık vardı, güzellik vardı. Ve sen gittiğinde, meteor ufukta kaybolduğunda, her şey simsiyah oldu. Hiçbir şey değişmemişti, ama benim gözlerim ışıktan kör olmuştu. Yıldızları göremiyordum artık. Ve hiçbir şey için bir neden kalmamıştı.” ~Edward Cullen [Yeni Ay]